GÜVERCİNLERİN FİDYESİ
[1261] Bize Said b.
Salim, Ömer b. Said b. Ebu Hüseyn'den haber verdi. O Abdullah b. Kesir ed-Dari'den,
o Talha b. Ebu Hafsa'dan, O Nafi b. Abdulharis'ten şöyle dediğini rivayet etti:
Ömer b. el-Hattab Mekke'ye geldi. Cuma gününde Daru'l-Nedve'ye girdi. Oradan
Mescid (-i Harama) daha yakın gitmek istemişti. Bunun için Beyt'teki bir askı
üzerine ridasını bıraktı. Onun üzerine güvercinlerden bir kuş gelip kondu. Onu
uçurdu. Bir yılan onu (kuşu) yakalayıp öldürdü. Cuma namazını kıldıktan sonra
ben ve Osman b. Affan yanına girdik. O: Bugün yaptığım bir iş hakkında hüküm
veriniz. Ben bugün bu Dar'a (Daru'n-Nedve'ye) girdim. Oradan Mescid'e gitmeyi
daha da yakınlaştırmak istemiştim. Ridamı şu askıya bıraktım, üzerine şu
güvercinlerden bir kuş gelip kondu. Pisliği ile ridamı kirleteceğinden
korktuğumdan ötürü onu ridamın üzerinden uçurdum. Bu sefer o, şu diğer askının
üzerine kondu. Hemen bir yılan onu yakalayıp öldürdü. Ben de güven altına
bulunduğu bir yerden ölümüne sebep olan bir yere gitsin diye onu uçurdum
(uçurmuş oldum), diye içten içe rahatsız oldum. (Naii' dedi ki): Osman'a; peki
Afra tepesinin keçileri hakkındaki görüşün nedir? Müminlerin emiri hakkında
onlara göre hüküm verebilir miyiz, dedim. O: Görüşüm bu istikamettedir, dedi.
Ömer de bunun uygulanmasını emr etti.
[1262] Bize Said, İbn
Cüreyc'den haber verdi. Onun Atadan rivayetine göre, Osman b. Ubeydullah b.
Humeyd'in bir oğlu bir güvercin öldürdü. İbn Abbas gelince ona bunu söyledi.
İbn Abbas dedi ki: Bir koyun kes ve onu sadaka olarak dağıt. İbn Cüreyc dedi
ki: Ataya: Mekke güvercinlerinden mi, dedim. O: Evet, dedi.
Şafii dedi ki: Buna göre
İbn Abbas'ın bu sözünde iki hususa delalet bulunmaktadır. Birincisine göre,
Mekke güvercinlerinden birini öldürene bir koyun fidye düşer. Diğerine göre
ise, bu verilen ceza (fidye) yoksullara sadaka olarak dağıtılır. Çünkü: Onu
tasadduk eder, dediğinde bir bölümünü değil tamamını kasetmiş olur.
[1263] Bize Süfyan, Amr
b. Dinaruan haber verdi o; Atadan rivayet etti.
[1264] Bize Said, İbn
Cüreyc'den haber verdi o; Atadan güvercinde bir koyun vardır diye rivayet etti.
[1265] Bize Said, İbn
Cüreyc'den şöyle dediğini haber verdi: Mücahit dedi ki: Ömer b. el-Hattab'ın
emri üzerine, bir güvercin uçuruldu. Güvercin Merve tepesine kondu. Onu bir
yılan kaptı o da o güvercin karşılığında (fidye olarak) bir koyun verilmesine
hükmetti.
Şafii dedi ki: Mekke'de,
Mekke'nin güvercinlerini öldüren bir kimseye, buna karşılık bir koyun keser. Bu
da Ömer, Osman, İbn Abbas, İbn Ömer, Asım b. Ömer, Ata ve İbnü'l-Müseyyeb'den
gelen zikrettiğimiz bu rivayetlere uyarak belirttiğimiz bir kanaattir. Kıyas
yoluyla (vardığımız bir sonuç) değil.
ÇEKİRGELER
[1266] Bize Said, İbn
Cüreyc'den haber verdi o, Yusuf b. Mahek'ten rivayet ettiğine göre, Abdullah b.
Ebu Ammar kendisine şunu haber verdi: Muaz b. Cebel ve Ka'b el-Ahbar ile Beytü'l-Makdis'ten
bir umre yapmak üzere ihrama girmiş birkaç kişi ile birlikte geldik. Nihayet
yolun bir bölümünde idik k,i Ka'b'ın -ateşte ısınmakta olduğu bir sırada-
yanından bir çekirge sürüsü geçti. İki çekirge yakalayıp orıları közün üzerinde
tuttu, ihramlı olduğunu unuttu. Sonra ihramını hatırlayınca onları bıraktı.
Medine'ye vardığımız sırada gelenler Ömer b. el-Hattab'ın huzuruna girdi. Ben
de onlarla beraber girdim. Ka'b, Ömer' e iki çekirge hadisesini anlattı Ömer:
Buna kim hüküm verebilecek, belki ey Ka'b sen buna hüküm verebilirsin, dedi.
Evet dedi. Dedi ki: Himyerliler çekirgeyi sever Ömer: Peki kendine nasıl bir
hüküm verdin, o: İki dirhem, dedi Ömer: Peh, iki dirhem ı 00 çekirgeden iyidir,
sen içinden geçirdiğin gibi bunu yap, dedi.
Şafii dedi ki: Bu
hadiste çeşitli hususlara delil vardı: Muaz, Ka'b ve diğerlerinin
Beytü'l-Makdis'ten ihrama girildikleri görülmektedir. Burası ise mikata çok
uzaktır. Yine burada görüldüğü gibi Ka'b ayrıca kafalarını kesmeksizin iki
çekirgeyi alıp öldürmüş oldu. Bütün bunları Ömer'e anlattı, Ömer de buna karşı
çıkmadı. Ömer'in: "iki dirhem 100 çekirgeden iyidir" demesi, sen sana
düşmeyen bir miktarı nafile olarak vermek istedin, dolayısıyla bunu tetavvu
(nafile) olarak yap dedi.
[1267] Bize Said, Bukeyr
b. Abdullah b. el-Eşec'den şöyle dediğini haber verdi: El-Kasım b. Muhammed'i
şöyle derken dinledim: Abdullah b. Abbas'ın yanında oturuyordum. Bir adam ona
ihramlı iken öldürdüğü bir çekirgeye dair soru sordu o: Ondan dolayı bir avuç
buğday verilir. Andolsun, sen bir avuç ile bir değiL, birçok çekirge
alabilirsin. Bununla birlikte yine de böyle yap.
İşte bu şuna delildir:
Onun çekirgenin değeri kadar sorumlu olduğunu uygun gördü fakat ihtiyatlı
olmayı emretti. Çekirgenin cezası, kişinin o çekirgeyi öldürdüğü yerdeki
kıymetidir. Bir hurma, daha az yahut daha fazla olabilir. İşte bu fukahanın
benimsediği kanaattir. Allah en iyi bilendir.
Ömer, İbn Abbas ve
başkalarının çekirge hakkuıdaki görüşlerinin onun değeri kadar olduğunu
gördüğüm gibi, aynı şekilde av hayvanlarında da benimsedikleri kanaatin
-kıymeti dikkate almadan- onların misli davar olduğunu gördüm. Çünkü bir
sırtlan bir koç etmez, bir ceylan bazen bir keçiye eşit olabilir bazen bir
keçiye eşit olamaz. Bir tarla sıçanı bir oğlak etmez. Bir tavşan, bir oğlak
etmez. Onların av hayvanlarında değerlere değil de bedenlerinin yakınlığına -
açıkladığım rivayetlerden ötürü-dikkat ettiklerini gördüm. Çünkü onlar (bu
hususlarda) çeşitli şehirlerde ve farklı zamanlarda hüküm vermişlerdir. Eğer
kıymetlerine göre hüküm vermiş olsalardı, şehirler ve zamanların farklılığından
ötürü verecekleri hükümler de farklı olacak ve çekirge hakkında söyledikleri
gibi onun kıymeti ödenir, diyeceklerdi.
Yine onların ittifakla
şunu kabul ettiklerini gördüm: Yerde yürüyen canlılar ile uçan kuşlar
hakkındaki hükümlerinde fark gözetmişlerdir. Buna sebep ise açıkladığım gibi,
yerde yürüyen canlıların benzerleri davarların fidye verileceğidir. Uçan kuş
türlerinden sayılan çekirge ve güvercinden daha küçüklerde ise kıymetleri söz
konusudur.
Şafii dedi ki: Ondan
sonra onların kendi mezheplerine (kanaatlerine) göre, güvercin ile çekirge
arasında fark gözettiklerini gördüm. Çünkü bilgi, Mekke güvercinleri arasında
bir koyun edecek bir güvercin bulunmadığı doğrultusundadır. Durum böyle olduğuna
göre, o halde onların bu hususta yaptıkları (öncekilerin görüşlerine) tabi
olmaktır. Çünkü bizler, onlara muhalefet hususunda işi geniş tutmuyoruz. Ancak
onların emsaline bakarız. Onların emsali arasında onlara muhalefet eden kimse
de bilmiyoruz. Mekke'nin güvercinleri ile onların dışında ihramlı kimsenin
öldüreceği kuş türünden avlar arasındaki farka gelince, bu hususta ancak
Arapların bildiklerine uygun şey söylemek mümkündür: Onlara (Araplara) göre,
güvercinler kuşların en üstünleri, en pahalı olanlarıdır. Çünkü kuşlar,
evlerinde evcilleşirdi. Araplara göre kuşların en akıllıları (güvercinler), hem
evcilleşmesi hem evcilleşmesinin hızlı oluşundan ötürü yol göstericilikte en
üstün özelliklere sahip görürlerdi. Seslerini güzel bulduklarından ötürü onlara
göre, sesleri en üstün kuşlardı. Seslerinden insanlara alışmalarından yol
göstericiliklerinden yavrularından da çokça zevk alıyorlardı. Bununla birlikte
etleri de yenirdi.
Nitekim Araplara göre
kendisinden yararlanılan eti yenilir kuşlar, mutlaka yenilirdi. Bu bakımdan
şöyle denilmiştir: Arapların "Hamame: güvercin" adını verdiği bütün
kuşlardan ötürü bir koyun kesilir. Bu da "..." Hamam denilen kuşların
kendisi olana yemam, kumru, dübbasi, fevahit gibi isimlerle anılır. Kısacası
Arapların "hamame" adını verdiği diğer bütün kuşlar da böyledir.
Şafii dedi ki: Nitekim
Araplar arasında uçan kuşların güvercin türü insan gibi akıllıdır derlerdi.
Yine Araplar güvercinleri şiirlerinde de zikretmiş bulunuyorlar. Nitekim
el-Hüzeyli şöyle demiştir: "Ye diğer güvercinlere bir güvercinin cevap
vermesi, benim yeni doğmuş bir yavruya ağlayışımı hatırlattı."
Yine şair şöyle
demiştir: "Vec vadisinin güvercini bir gözetleme yerinin üzerinde öttÜ
m'ü? bende de özlem depreşir."
Cerir dedi ki:
"Rame'nin Midfa' denilen yerinde ötüşen bir güvercin bana ez-Zübeyr'i
hatırlatıyor"
er-Rebi' dedi ki: Şair
şöyle demiştir: "Yok olmaya yüz tutmuş o kalıntılar üzerinde durdum da o
kalıntılara konmuş birkaç güvercinin ağlayışı beni de coşturdu."
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Yine Arapların söyledikleri pek çok şiirde de onlar benim
anlattığım şekilde güvercin seslerinin şarkı ve bir ağlayış olarak görülmesi
onlarca aklen kabul ettikleri bir şeydi. Fakat bu gibi hususiyetler kendilerine
... / güvercin" denilen kuşların dışında hiçbirisinde yoktur.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Kendisine .../ güvercin" denilebilen kuşlar hakkında: İşte
bu fark dolayısıyla, -ondan dolayı- bir koyun fidye verilir, denilmektedir. Bu
da Mekke güvercinleri ile ilgili olarak isimlerini verdiğim kimselerden gelen
habere uyarak söylenir. Ayrıca bu husustaki bütün mezhepler / görüşler arasında
fıkha bundan daha yakın bir görüş olacağını da zannetmiyorum. Bu yolu izleyen
kimsenin ise şunu da söylemesi gerekir: Bunlardan daha küçük ya da daha iri
olsun kendisine güvercin adı verilemeyen kuşlarda avlandıkları yerdeki
kıymetleri ne ise o ödenir.
MEKKE GÜVERCİNLERİ
HAKKINDAKİ GÖRÜŞ AYRILIĞI
Şafii dedi ki: Birileri Mekke
güvercinleri karşılığında bir koyun, Mekke güvercinleri dışındaki diğer
güvercinler ile güvercinden başka diğer uçan kuşların karşılığında ise
kıymetini fidye olarak verileceği kanaatindedir.
Şafii dedi ki: Ancak
Mekke güvercinleri karşılığında, bir koyun fidye verileceği kanaati ile ilgili
olarak şu mülahaza söz konusudur: Eğer bu kişi bunu bizatihi güvercinin haram
olmasından ötürü kabul etmişse, o zaman Harem bölgesinin dışında ve ihramsız
iken Mekke güvercinin öldürenlerin de bir koyun fidye vermelerine hükmetmesi
gerekmektedir.
Şafii dedi ki: Fakat
Mekke güvercinleri, Harem'in dışında öldürülecek olursa, bir ceza yoktur ve o
güvercini öldürmek haram değildir. Bizim de onun da mezhebimiz / kanaatimiz bu
olduğuna göre, Mekke güvercinlerinin Mekke'nin dışındaki güvercinlerden farklı
bir özelliği yoktur. Şayet o, bu kanaatine onların Harem bölgesinde bulunan bir
topluluk olup Mekke güvercinlerinden oluşu dolayısıyla bu kanaate sahip
olmuşsa, Harem bölgesi içerisinde onun dışında öldürülen bütün avlar hakkında
böyle denilir( denilmesi lazım).
Şafii dedi ki: Bizim de
onun da mezhebine göre, kıran haccı yapan ihramlı bir kimsenin Harem içerisinde
öldürdüğü av, ifrad haccı ya da umre yapmak için ihramlı olan kimsenin Harem
bölgesinin dışında öldürdüğü av gibidir. Bu türden söylediği bir söz, eğer
açıklamaya çalışılacak olursa, bunun açıklanabilir bir tarafı yoktur. Eğer
Harem bölgesinin güvercinleri, Harem bölgesinin dışında ihramsız olarak
öldürülürse, öldürene bir şey düşmez kanaatinde olup Harem güvercinleri
dışındaki güvercinler için fidye bir koyun olmayacaksa, Harem güvercinleri
hakkında bir koyun fidye vardır, demesi sahih olmaz.
[1268] Bize Said b.
Salim, Said b. Ebu Arube'den haber verdi o, Katade'den şöyle dediğini rivayet
etti: İhramlı bir kimse, Harem bölgesinin dışında, bir güvercin öldürse, ona
bir dirhem fidye düşer. Ama Harem güvercinlerinden birini Haremde öldürürse,
ona fidye olarak bir koyun düşer.
Şafii dedi ki: Bu bundan
önce naklettiğim görüşün bir veçhidir (yönüdür).
Ama bunun şu bakımdan
dolayı sahih kabul edilecek bir tarafı yoktur: Bu kanaate göre; Mekke
güvercinlerinden biri, Harem'in dışında ve ihramsız olarak öldürülecek olursa,
fidye verilmesini kabul etmelidir. Ama onun bu kanaatte olduğunu zannetmiyorum,
kimsenin de böyle bir şey söylediğini bilmiyorum.
Ata ise, kuşun avlanması
halinde, açıklanabilir bir yol izlemiştir. Ama bizim naklettiğimiz kendi
mezhebimiz açıkladığım sebep dolayısıyla ondan da sahihtir. Elbette Allah en
iyi bilendir.
[1269] Bize Said, İbn
Cüreyc'den haber verdi o, Atadan şöyle dediğini rivayet etti: Bütün kuş
avlarında, güvercin ve yukarısında (daha büyüklerinde, daha kıymetlilerinde)
birer koyun fidye verilir. Erkek keklik, keklik (ya da yabani güvercin),
bağırtlak, toy kuşu, tuma, balıkçıl, karatavuk, toy kuşunun erkeği kuşlarının
her birinde birer koyun fidye verilir. Ataya dedim ki: Erkek toy kuşu benim
gördüğüm avlanan kuşların en irisidir. Onda koyundan farklı bir ceza olabilir
mi? o: Hayır, bütün kuş avlarında güvercin ve yukarısında bir koyun vardır,
dedi.
Şafii dedi ki: Biz,
ancak açıkladığımız sebepten ötürü bu görüşü almadık.
Çünkü eğer güvercin
karşılığında bir koyun kabul etmesi ve bunu güvercinin üstünlüğü ve
diğerlerinde farklılığı sebebiyle ön görmemişse, o vakit ondan büyük kuşlarda
ona göre fidyeyi daha da arttırmalıdır. Eğer kuşlar arasında bizim gözettiğimiz
bu fark sebebiyle kendisi aralarında fark görmüyorsa, ancak bunu kabul ederse
doğru bir yaklaşım olur.
[1270] Bize Said, İbn
Cüreyc'den haber verdi, o Atadan şöyle dediğini rivayet etti. Kumru ve onun
diğer türü dubsi denilen çeşidinde birer koyun fidye verilir.
Şafii dedi ki:
Genelolarak güvercinler, anlattığım gibidir. Suya kafasını daldırıp bir nefeste
çıkaran (bazı) kuşlara da hamam: güvercin denilir. Tavukların içtiği gibi damla
damla içenler ise hamam / güvercin değildir.
[1271] Müslim, İbn
Cüreyc'den o, Atadan böyle haber verdi.
GÜVERCİN YUMURTASI
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Mekke güvercinleri ile başka güvercinlerin yumurtasına diğer taraftan
değeri, fidye olarak verilmesi ön görülen avlardan yumurdayanların yumurtası
karşılığında ödenecek fidyeye gelince;
Şafii dedi ki: Deve kuşu
yumurtasının kırılması halinde, söylediklerimiz gibidir. Eğer o yumurtayı
kırdığında içinde yavru yoksa, o zaman yumurtanın değeri fidye verilir. Eğer
yumurtayı kırdığında içinde yavru varsa o vakit karşılığında bir kimseye ait
olup onu kırmış olsaydı değeri ne ise onu verir. Eğer yumurta bozuk olduğu
halde kırılmışsa, bundan dolayı ona bir şey düşmez. Tıpkı herhangi bir kimseye
ait iken böyle bir yumurtayı kırması halinde bir şey düşmediği gibi.
Şafii dedi ki: Atanın
güvercin yumurtaları hakkındaki görüşü, bizim bu husustaki görüşümüzden
farklıdır.
[1272] Bize Said'in İbn
Cüreyc'den haber verdiğine göre o, Ataya: Mekke güvercinin yumurtası
karşılığında ne verilir? demiş Ata: Bir yumurta karşılığında yarım dirhem iki
yumurta karşılığında bir dirhem verilir. Eğer içinde yavrusu bulunan bir
yumurta kırarsan ona karşılık bir dirhem verirsin.
Şafii dedi ki: Gördüğüm
kadarıyla Ata, bu sözleriyle söylediği günkü kıymeti kast etmiştir. Eğer bunu
kast etmiş ise, bizim benimsediğimiz görüş, kırılan bütün yumurtalar hakkında
kıymetinin ödeneceği şeklindedir. Eğer bu sözleriyle onun bu hususta verdiği
hükmün bu olduğunu kast ediyorsa, biz bunu kabul etmiyoruz.
GÜVERCİNDEN BAŞKA KUŞLAR
Bize Said, İbn
Cüreyc'den haber verdi o, Atadan şöyle dediği rivayet etti: Ben ... dav'
denilen kuşu görmedim. Ama eğer bu kuş güvercin ise onun da cezası bir
koyundur.
Şafii dedi ki: Dav'
güvercinden küçük bir kuştur. Ona güvercin denilmez.
Bu sebeple onun kıymeti
ödenir. Kısacası ihramlı bir kimsenin güvercin dışında öldürdüğü her bir kuşun
cezası onun değeridir. Güvercinden ister büyük, ister küçük olsun. Bunun böyle
olması şanı yüce Allanın avlanılan hayvanlar hakkında cezası "öldürdüğü
hayvanın bir benzeridir" (Maide, 95) buyurmuş olmasıdır.
Şafii dedi ki:
Böylelikle kuş türü, mislinin bulunması ölçüsünün dışına çıkmaktadır. Bununla
birlikte onun (kuş türünün) da haram kılınmışların çerçevesine girdiği de
bilenen bir husustur. Bu sebeple onun misli, eğer davar türünden bir benzeri
yoksa kıymeti ile ödenir. Ayrıca şunu da görüyoruz: Bu Ömer ve İbn Abbas'ın
çekirge hakkındaki görüşlerine, çekirge hakkında onlara muvafakat edenlerin
görüşlerine ve güvercin dışındaki kuşlar hakkındaki görüşlerine göre bir
kıyastır. Diğer taraftan Atanın kuşlar hakkındaki görüşü, şayet o gün kuşun
bedeli o olduğundan dolayı böyle demiş ise, bizim kanaatimize uygundur. Ama
eğer o bu kanaatini onun için aşılması söz konusu olmayan bir sınır olarak
ifade etmişse, bu hususta biz ona muhalefet ediyoruz. Buna sebep ise, Ömer ve
İbn Abbas'ın sözlerine yaptığımız kıyastır. Onun ve başkalarının çekirgeler
hakkındaki görüşüne gelince, zannederim o, bunu ortaya koyarken bir sınır
getirmek istemiştir. Halbuki sınır ancak Kitap yahut sünnet yahut da hakkında
ihtilaf edilmemiş bir husus ya da kıyas ile tespit edilirse, caiz olur. Eğer bu
hususta Mekke güvercinleri hakkında farklı bir hüküm gelmemiş olsaydı, biz onun
fidyesini bir koyun olarak tespit etmezdik. Çünkü bu kıyas değildir. İşte bu
sebeple biz Atanın güvercinlerden daha iri daha ufak ve güvercin yumurtaları
hakkındaki sınırlandırması ile baş başa bıraktık ve biz onun sözlerinden ancak
Kitaba, sünnete yahut muhalifi bulunmaya bir rivayet ya da kıyasa muvafık olan
sözlerini kabul ettik. Birisi:
- Peki Atanın bu
husustaki görüşünün sınırı nedir, dese;
[1273] Şafii dedi ki:
Bize Said, İbn Cüreyc'den şöyle dediğini haber verdi:
Ata bana serçeler
hakkında oldukça açık ve seçik bir söz söyledi ve dedi ki: Serçeye gelince
ondan dolayı yarım dirhem fidye vardır.
Ata dedi ki: Benim
görüşüme göre hüdhüd kuşu güvercinden küçük serçeden büyük olduğu için ondan
dolayı bir dirhem verilir. Ata dedi ki ... Kuayt (bülbül) de bir serçe
(gibi)dir.
Şafii dedi ki: İşte o bu
türden sözler söylediğinden ötürü, biz de onun görüşünü almadık. Çünkü eğer
serçeden dolayı ona göre bir dirhem hüdhüdden ötürü de (güvercin ile serçe arasında
oluşundan dolayı) bir dirhem verilecekse, o takdirde güvercine yakınlığından
ötürü hüdhüd içinde bir dirhemden daha fazla miktar tespit etmesi gerekirdi.
[1274] İbn Cüreyc dedi
ki: Ata dedi ki: Yarasa ise serçeden büyük hüdhüdden küçük olduğu için onun
fidyesi 2/3 dirhemdir.
ÇEKİRGELER
[1275] Bize Said, İbn
Cüreyc'den haber verip dedi ki: Atayı şöyle derken dinledim: İbn Abbas'a Harem
bölgesinde çekirgelerin avlanmasına dair soru soruldu. O hayır diyerek onu
nehyetti (Ata) dedi ki: Ben ya da oradakilerden bir adam ona dedi ki: Ama senin
kavmin mescitte çekirgeleri "..." Emekler vaziyette oldukları halde
onları yakalıyorlar dedi o: Bilmiyorlar dedi.
[1276] Bize Müslim, İbn
Cüreyc'den haber verdi o; Atadan o; İbn Abbas'tan aynısını rivayet etmekle
birlikte ancak o: "Eğilmiş oldukları halde" dedi.
Şafii dedi ki: Müslim'in
rivayeti bu iki rivayetin daha doğru olanıdır. Hadis hafızları da İbn
Cüreyc'den bu kelimeyi "Eğilerek, eğildikleri halde" diyerek rivayet
etmişlerdir.
[1277] Bize Said ve
Müslim, İbn Cüreyc'den haber verdi, onun Atadan rivayete göre, o bilmeden
çekirgeyi öldüren kişi hakkında şöyle dediğini rivayet etti:
O takdirde onun cezasını
öder. Çünkü çekirge bir avdır.
[1278] Bize Said, İbn
Cüreyc'den şöyle dediğini haber verdi: Bize Bukeyr b.
Abdullah haber verip
dedi ki: El-Kasım b. Muhammed'i şöyle derken dinledim:
İbn Abbas'ın yanında
oturuyordum. Bir adam kendisine ihramlı olduğu halde ölümüne sebep olduğu
çekirgenin durumunu sordu. İbn Abbas dedi ki: Onun fidyesi bir avuç buğdaydır.
Her ne kadar sen bir avuç buğdayla bir avuç çekirge alıyorsan da varsın böyle
olsun.
Şafii dedi ki: "Her
ne kadar bir avuç ile birçok çekirge alıyorsan da" demesi onun kıymetinin
ödeneceğini gösteriyor. "Olsa da" sözü ile de ben sana bu bir avucun
ödemen gereken fidyenden daha fazla olduğunu bildirdikten sonra böylelikle sen
bu fazlalıkla yükümlülüğün ihtiyatla yerine getirmiş olursun.
[1279] Bize Müslim, İbn
Cüreyc'den haber verdi o, Yusuf b. Mahek'ten o, Abdullah b. Ebu Ammar'dan ona
şunu haber verdi: Muaz b. Cebel ve Ka'b ile ... yan yana geldi.
Böylelikle bu hadis
rivayet edildi ve bu tekrar edilen bir hadistir.
Şafii dedi ki: Ömer'in:
"iki dirhem 100 çekirgeden değerlidir" sözü onun çekirge karşılığında
değerinden başka bir şey fidye verilmeyeceği görüşünde olduğuna dellidir. Yine
Ömer'in "sen içinden geçeni yap" sözü de: Sen nafıle olarak bir hayır
yapmayı içinden geçirmişsin, onu yerine getir. Çünkü artık o senin bir
görevindir, demektir.
Şafii dedi ki:
"-illi" "Ed-debba" ise küçük çekirgelere denilir. Bu küçük
çekirgelere karşılık eğer kişi fidyesini vermek isterse bir hurmadan daha az
yahut da küçük bir lokmacık verir. Bununla birlikte yine verdiği fidye ondan
daha değerlidir.
[1280] Bize Said, İbn
Cüreyc'den haber verdiğine göre Ataya ed-debba denilen küçük çekirgeleri
öldüreyim mi diye sormuş, Ata: Vallahi olmaz. O takdirde onu öldürürsen onun
cezasını da öde. Ben: Ne ödeyeyim dedim o: Çekirge karşılığında ödeyeceğin
miktarı tespit et sonra çekirgenin cezasından onun ceza miktarını tespit et.
[1281] Bize Said, İbn
Cüreyc'den şöyle dediğini haber verdi: Ataya dedim ki: İhramlı olduğun halde
bir çekirge yahut da küçük bir çekirge "-illI" "ed-debba"
bilmeden öldürdüm veyahut ben üzerinde iken devem, onu öldürdü. o: Bütün
bunların cezasını öde, böylelikle Allah'ın haram kıldıklarını tazim etmiş
olursun, dedi.
Şafii dedi ki: İhramlı
bir kimse, devesi üzerinde iken yahut onu yularından çekiyorken yahut arkadan
sürüyorken devesinin bu kabilden, öldürdüklerinin cezasını öder. Eğer devesi
salıverilmiş ise, devesinin bu kabilden öldürdüklerinin cezasını vermez.
[1282] Bize Said, Talha
b. Amr'dan haber verdi o, Atadan rivayet ettiğine göre, ihramlı bir kimsenin
bir çekirgeyi yakalaması halinde bir avuç buğday fidye vereceğini söyledi.
ÇEKİRGE YUMURTASI
Şafii dedi ki: Çekirge
yumurtalarını kırdığı takdirde fidyesini öder. Bununla birlikte her bir yumurta
karşılığında fidye vereceği bir miktar buğdayondan daha değerlidir. Şayet çok
miktarda yumurta kırmış ise, onun değerini ya da değerinden fazlasını
ödediğinden emin oluncaya kadar ihtiyatlı hareket eder. Bunu da her bir av
hayvanın yumurtasına kıyaslayarak tespit eder.
Sonraki için tıkla:
AV HAYVANINI
ÖLDÜRMENİN DIŞINDA BİR MAKSAT İLE TUTMASINA DAİR